bu kitabı
türkiye'de ilk okuyan 100 kişiden biri olma ihtimalim çok yüksek. hatta yayınlandığı ilk gün alıp daha o gün bitirmişim. o kadar değişik bir mevzudan, o kadar iyi bahsediyordu ki, hiç unutmam, o zamanlar beraber kitabevi işlettiğimiz
osmannuri'nin abisine, "bu kitap dünyayı sarsacak" demiştim, o da "ne anlatıyor ki?" demişti. ben de, "
hz. isa'nın soyunun hala devam ettiğinden bahsediyor" demiştim. sonrası,
tapınak şövalyeleri falan.
yalnız bu kitabı bitirdikten sonra ciddi ciddi bir roman yazmak istemiştim.
topkapı sarayı'ndaki,
yavuz sultan selim döneminden beri, yüzlerce yıldır dönüşümlü olarak
kur'an-ı kerim okuyan
hafızlarla ilgili. ve mevzunun sonunu şöyle bağlayacaktım: meğer, günümüzdeki kuran uydurmaymış ve tek gerçek kuran'ı o hafızlar koruyormuş. onlar da yıllardır, tüm gün boyunca dönüşümlü olarak o kuran'ı okuyarak bir nevi o'nu böyle koruyorlarmış.
(bkz: dan brown)